Azgın hemşire melda

Merhaba, adım Mehmet. Bu hikaye, sıradan bir günün nasıl inanılmaz bir maceraya dönüştüğünün hikayesi. Hastanede geçirdiğim ufak bir kaza, hayatımı alt üst edecek bir tutkunun başlangıcı olacaktı.

Bugün hastaneye gelmemin sebebi, sadece bir check-up için olsa da, kaderim burada yatan seksi hemşire Melda ile tanışmakmış meğer. Uzun boylu, esmer ve kaslı vücudum, kadınları cezbetmeye yeterdi ama Melda farklıydı. Zayıf, minyon yapılı ama ateşli bir güzelliğe sahipti. O an, onun gözlerinde yatan arzuyu gördüm ve kalbim hızlandı.

Koridorlarda yürürken, Melda’nın gözlerini üzerimde hissediyordum. Her adımında kalçaları sallanıyor, beni çılgına çeviriyordu. Bir an duraksadım ve ona yaklaşıp konuşmak için fırsat kolladım. Melda, hastalara ilaç dağıtırken, ben de onun yanında durup sohbet etmeye çalıştım.

“Merhaba, ben Mehmet. Yeni mi başladın burada?” Sesim titriyordu, sanki ilk defa bir kadınla konuşuyormuşum gibi.

Melda gülümsedi, dişleri pırıl pırıl parlıyordu. “Evet, yeni başladım. Sen de hasta mısın yoksa?”

“Yok, sadece kontrol için geldim. Ama seninle tanıştığıma memnun oldum.” Kelimelerim akıcı değildi, heyecandan boğazım kurumuştu.

Melda gözlerini benden ayırmıyordu, sanki beni hipnotize etmişti. “Ben de memnun oldum. İstersen biraz sohbet edebiliriz, işim bitince.”

Kalbim yerinden fırlayacak gibiydi. Melda’nın bu teklifi, benim için bir fırsattı. “Tabi, beklerim. Şu an müsait misin?” Aceleci davranıyordum, sabırsızlığımı gizleyemiyordum.

Melda gülümseyerek cevap verdi, “Şu an biraz yoğunum, ama işim bitince buluşalım. Hastane kafeteryasında olur musun?”

“Elbette, oraya gelirim.” Heyecanla kafeteryaya doğru yürümeye başladım. Melda’nın peşinden gitmek, kalbimi delicesine çarptırıyordu.

Kafeteryaya girdiğimde, Melda henüz gelmemişti. Masalara bakınırken, bir köşede onun geldiğini gördüm. Melda’nın yürüyüşü bile beni baştan çıkarıyordu. Masama yaklaştı ve gözlerimin içine bakarak oturdu.

“Merhaba tekrar. Umarım bekletmedim seni.” Milda’nın sesi yumuşak ve seksiydi.

“Hayır, yeni geldim ben de. Seni beklerken, bu hastanenin en güzel manzarası olduğunu düşündüm.” Gözlerimi onun yüzünden ayıramıyordum.

Milda kahkaha attı, sesi kulaklarımda yankılandı. “Sen de bir tatlı dil varmış. Peki, ne içersin?”

“Sadece seninle sohbet etmek bile benim için yeter. Ama bir kahve iyi gider.”

Milda garsona işaret etti ve iki kahve sipariş etti. Konuşmamız, sıradan şeylerle başladı. Hastanedeki işinden, benim neden kontrol için geldiğimden bahsettik. Ama her cümlesinde, Milda’nın seksi gülümsemesi beni kendimden geçiriyordu.

Kahvelerimiz geldiğinde, Milda’nın eli masaya değdi ve parmakları benimkilere dokundu. O an, vücudumda bir elektriklenme hissettim. Milda’nın gözleri parlıyordu, sanki bir şeyler söylemek istiyordu.

“Mehmet, bir şey sormak istiyorum sana.” Milda’nın sesi titremeye başlamıştı. “Sen… burada çalışanlara karşı bir ilgiye sahip misin?”

Kalp atışlarım hızlandı, Milda’nın ne demek istediğini anlıyordum. “Evet, özellikle birine karşı ilgim var. O da sensin, Milda.” Kelimelerim cesurca çıkıyordu ağzımdan.

Milda utangaç bir gülümseme ile başını eğdi. “Ben de seni fark ettim. Vücudun, kasların… hepsi çok etkileyici. Ama…”

“Ama ne?” Heyecanla devam etmesini istiyordum.

“Ama burası hastane, uygun değil böyle şeyler.” Milda’nın yüzü kızarmıştı.

Gülümsedim, onun bu utangaç tavrı beni daha da cezbetmişti. “Peki, uygun bir yer neresi olabilir?”

Milda gözlerini benden kaçırarak, “Belki… tuvalet?”

Kelimelerini duyunca, heyecandan yerimde duramadım. Milda’nın bu cesur teklifi, beni baştan çıkarıyordu. “Peki, gidelim o zaman. Ama seninle tuvalette neler yapabileceğimi hayal bile edemezsin.”

Milda gülmeye başladı, “Bakalım, hadi gidelim.”

El ele tutuşup hastanenin koridorlarından geçtik. Milda’nın eli terliyordu, onun da heyecanlandığını hissedebiliyordum. Tuvalete yaklaştıkça, kalp atışlarımız hızlandı. Kapıyı açtık ve içeride kimse yoktu.

Milda’yı duvara yasladım ve dudaklarına yapıştım. Öpüşmemiz tutkulu ve vahşiydi. Dilim onun ağzına girdi, dans ediyor gibiydik. Milda’nın ellerini vücuduma dolaştırması, beni deliye çeviriyordu.

“Mehmet, burada olmamız çok riskli.” Milda fısıldadı.

“Biliyorum, ama seninle bu riski almaya değer.” Elimi eteğinin altına soktum ve kalçalarına dokundum.

Milda inledi, “Ahh… burada olmamız çok yanlış.”

“Evet, çok yanlış. Ama seninle bu yanlışlığı yaşamak istiyorum.” Elimi daha da yukarı kaldırdım ve iç çamaşırına dokundum.

Milda’nın nefesi hızlandı, “Mehmet, dur…”

Sözünü tamamlamasına izin vermeden, elimi çamaşırının içine soktum ve ıslaklığını hissettim. “Milda, sen çok ıslaksın. Beni delirtme.”

Milda gözlerini kapatmıştı, “Lütfen… yavaş ol.”

Sözlerime aldırmadan, elimi daha da derine soktum ve parmaklarımla onu okşamaya başladım. Milda’nın inlemeleri, tuvaletin soğuk duvarlarına çarpıyordu.

“Ahh… Mehmet, duramıyorum.” Milda’nın bacakları titremeye başlamıştı.

“Biliyorum, ben de duramıyorum.” Hızla elimi çektim ve dizlerini açarak onu kaldırdım. Milda’nın bacakları, ince ve zarifti.

Milda şaşkınlıkla bana bakıyordu, “Ne yapıyorsun?”

“Sana ne yapacağımı göstereceğim.” Hızla eteğini kaldırdım ve külotunu indirdim. Milda’nın daracık amı, bana bakıyordu.

“Ahh… burada olmamalıyız.” Milda utançla başını çevirirken, ben onu duvara yasladım.

“Burada olmalıyız, çünkü senin amını delicesine istiyorum.” Penisimi elime aldım ve Milda’nın amının girişine dayadım.

Milda’nın gözleri korkuyla açıldı, “Mehmet, lütfen…”

Sözünü dinlemeden, sertçe içini doldurdum. Milda’nın daracık amı, penisini sımsıkı sarmıştı. “Ahh… çok sıkı!”

Milda inliyordu, “Mehmet, yavaş ol, lütfen…”

Sözlerine aldırmadan, kalçalarımı ileri geri hareket ettirerek onu siktikçe, Milda’nın inlemeleri yükseliyordu. Tuvaletin soğuk duvarları, bu vahşi sikişin tanığı oluyordu.

“Ahh… duramıyorum, geliyorum!” Milda’nın bacakları titremeye başladı.

“Beni de delirtme, Milda!” Hızımı artırdım ve onu delicesine siktikçe, Milda orgazmın eşiğine geldi.

“Ahh… evet, evet!” Milda’nın amından sıcak bir sıvı fışkırmaya başladı.

“Ben de geliyorum, Milda!” Penisimi hızla içeri dışarı pompalamaya devam ettim.

Milda’nın amı, penisi sımsıkı sarmış, ikimiz de orgazmın doruklarındaydık. Milda’nın inlemeleri, tuvaletin sessizliğini parçalıyordu.

“Ahh… evet, evet, geliyorum!” Milda’nın amından fışkıran sıvı, penisi ıslatmıştı.

“Ben de geliyorum, Milda! Ahh…” Penisim kasılıyor, boşalmak üzereydi.

“Evet, boşal bana, Mehmet!” Milda’nın sözleri, beni tamamen delirtmişti.

“Ahh… geliyorum!” Penisimden fışkıran sıcak meni, Milda’nın amını dolduruyordu.

İkimiz de orgazmın sarhoşluğuyla duvara yaslandık. Nefes nefese kalmıştık. Milda’nın yüzü, tutkuyla parlıyordu.

“Bu… inanılmazdı.” Milda fısıldadı.

“Evet, inanılmazdı.” Gözlerim onun yüzünde kayıyordu.

Milda gülümsedi, “Ama… burada olmamız çok riskli. Yakalanabiliriz.”

“Biliyorum, ama bu riski almaya değdi.” Penisim hala Milda’nın amının içindeydi.

Milda gülmeye başladı, “Evet, değdi. Ama şimdi gitmeliyiz.”

“Peki, ama bu macera burada bitmiyor.” Elimi Milda’nın kalçasına attım.

Milda gülümseyerek, “Biliyorum, devamı gelecek.”